Sedef Çiçeği / Lunaria Annua

sedefcicegiNe zamandır sedef çiçeği arıyordum. Henüz Baybars doğmamışken agaclar.net forumu sayesinde tohumuna ulaşmış ve ekmiştim ama bir türlü yetiştirememiştim. Zaten çok yıllık bir çiçek olduğu için ektikten ancak birkaç sene sonra bu güzel kuru çiçekleri görebiliyorsunuz. Geçen gün  çöpe atılmayı beklerken gördük budanmış sedef çiçeklerini. Baybars’la hemen bir koşu gittik aldık. Sancak pusette bekledi.

kabukEve gelip tohumlarını ayıklamaya koyulduk. Tohumları koruyan iki yaprağı soyduğunuz zaman sedef gibi parlayan bir yaprak çıkıveriyor ortaya.

sedeftohumÇocukluğumdan beri eve kuru çiçek/ot/sap toplayıp getirmeyi severim. Ama bu topladığım kuru çiçekler arasında en güzeli.Lunaria_annuaLatinler aya benzetmiş biz sedef demişiz. İngilizceden tercüme edersek, para çiçeği.. Eh onların da her parlayan şeyi para sanmaları tabii…

Leş Kaktüsü / Stapelia Variegata

Evimizde hatırı sayılır bir kaktüs ve sukulen koleksiyonumuz var. Bu sene de kış çok sert geçince hepsi çok güzel çiçek açtı ve açmaya da devam ediyorlar (kaktüslerin çiçek açmaları için kışın sulanmayıp, soğukta durmaları gerekiyor).

Ama hiçbiri bu ‘Leş Kaktüsü’ denilen sukulenin çiçeği kadar güzel değildi. Güzelliğine aldanıp burnunuzu yaklaştırmayın çünkü gerçekten ‘leş’ gibi kokuyor bu çiçek. Zaten Avustralya’lılar da bu bitkiye ‘Dead Horse Plant’ yani ‘at ölüsü bitkisi’ diyorlarmış.

Sizce de Leopar deseniyle muhteşem görünmüyor mu?

Yaza yaza yaz gelse!



Bu aralar günde iki kez parka çıkıyoruz, bir saat sabah ve bir buçuk-iki saat de öğleden sonra. Parka çıkıyoruz ama Baybars oyun alanın içinde oynamayı tercih etmiyor. Sallanmayı sevmiyor, kaydıraktan kaymayı bir nebze daha çok sevse de birkaç kez kaydıktan sonra çimenlere ve ağaçlara doğru yöneliyor. Yani parkta durmaktan çok parkın etrafında çimlerde dolaşıyoruz :). Baybars’ın parkta en çok oynadığı zamanlar kimsenin olmadığı zamanlar. Birileri varsa onları izlemeyi tercih ediyor. Şekil 1-A üst ve Şekil 1-B sağ fotoğrafta görüleceği gibi; aynı bakışla parka yeni gelenleri süzüyor.

Parkımızda kuşların su içtiği, köpeklerin hem su içip hem de içinde yıkandığı bir süs havuzu var. Geçen haftanın en büyük eğlencesi bu havuza taş atmaktı. Sıçrayan su ve çıkan sesden sonra kahkaha atmazsanız olmaz!


Bu haftanın en güzel sürprizi, o kadar bakımsızlığına rağmen çiçek açan Hoya Pachyclada oldu. Baybars doğduktan sonra mumçiçeği koleksiyonculuğum sekteye uğradı haliyle. Oğuz’un da bitkilere meraklı olması hoyalarımı kurtardı diyebilirim çünkü o suladı çoğu kez evdeki bütün çiçekleri. Tabii hoyaların da oldukça dayanıklı kolay kolay ölmeyen bitkiler olduğunu söylemeden geçmeyeyim.


Yine biraz dikiş dikiyorum. Puzzle yapmaya benzetiyorum dikişi, önce kes sonra parçaları birleştir. Bol teğel almayı da çok seviyorum. Hata payı azalıyor böylece.

Asıl haber; Baybars iki buçuk haftadır evde bezsiz geziyor ve tuvaleti gelince söylüyor. Bu da başlı başına ayrı bir yazı konusu tabii ki…
Sadece Mayıs ayı değil Haziran’ın ilk haftası da soğuk ve yağmurlu geçti Ankara’da. Bakalım önümüzdeki hafta yorganları kaldırıp, sıcaktan şikayet etmeye başlayacak mıyız?